Mide girişine silikon halka (mide kelepçesi) taktılar ama yıllar içinde midede yaralanmalara yol açınca ondan da vazgeçtiler. Sonra, midesinin bir kısmı alınan ülser hastalarının zayıfladığını gözlemleyince, mide hacmini küçültmeye odaklandılar ve mide bypass ameliyatını uygulamaya başladılar. Yani hem mideyi küçültüp hem de barsakta kısa yol oluşturdular (gastrik bypass). Kapalı yöntem, laparoskopi 90'lı yıllarda devreye girince aşırı kilolu hastalarda mide bypass ameliyatı çok uzun sürdüğü ve komplikasyonlar arttığı için ameliyatı iki aşamaya bölmeye karar verdiler. Hastalara sadece mide küçültme yapıp, 1 yıl sonra gelmelerini söylediler. Fakat beklenmeyen bir şey oldu! Hastalar barsak ameliyatı (bypass) için geri gelmediler, çünkü hepsi zayıflamıştı. Bu şekilde, tesadüfen, günümüzde en çok yapılan 'TÜP MİDE AMELİYATI' keşfedilmiş oldu!

Gastrik baypass ameliyatlarını aynen amerikalıların yaşadıklarından esinlenerek ikinci aşamaya koyuyoruz. Tüp mide ameliyatı zayıflamak ve yandaş hastalıklardan kurtulmak için fazlasıyla yeterli. Fakat farklı sebeplerden tekrar kilo alımı olursa tüp mideyi revize edip gastrik bypass a çeviriyoruz.

Birden fazla gastrik bypass yöntemi olmakla birlikte en çok uygulanan rny gastrik bypasstır. Sonrasında sırasıyla mini gastrik bypass ve duodenal switch gelir.